Şiirler ve Marşlar
BÖYLE DEĞİLDİK
Sevgiyle bakardık,tüm insanlara
Nefret, kin bilmezdik, böyle değildik.
Düşkünü kollardık, kucak açardık.
Garibe gülmezdik, böyle değildik.

Yalan riya yoktu, sözler senetti.
Selam her kapıyı açan biletti.
Sevgi, saygı vefa aynı niyetti
Dostluğu silmezdik, böyle değildik.

Sabır vardı, şükür vardı, sır vardı,
Edep vardı, haya vardı, ar vardı,
Gönül vardı, sevda vardı, yar vardı,
Sevgiden yılmazdık, böyle değildik.

VUR
Ey Türk vur vatanın bakirlerine        
Günahkar gömleği biçenleri vur;
Kemikten taslarla şarap yerine
Şehitler kanını içenleri vur.  
Vur, güzel aşıklar cenazesinden
Kırmızı meşaleler yakanları vur.
Şehvetin raksına yetim sesinden,
Besteler, şarkılar yapanları vur.
Vur, katlin o kızıl sabanlarıyla
Dünyaya ölümler ekenleri vur.
Vur, zulmün o kanlı urganlarıyla
Bir kavmi iplere çekenleri vur.
Vur, etten, kemikten saraylar kuran
O vahşi ruhları ezmek için vur;
Dört büyük rüzgara küller savuran
O mucrin elleri kesmek için vur.
Vur,sen de mukaddes hürriyet için,
Dünyanın diktiği bayrak için vur;
Her dinin sevdiği adalet için,
Her yerde haykıran bir hak için vur.
Vur, aşkın ve hakkın zaferi için,
Vur, senden bak dünya bunu istiyor;
Vur, yerde bak tarih senin seyircin,
Vur, gökten bak Allah sana vur, diyor
Vur, çelik kolların kopana kadar;
Olanca aşkınla kuvvetinle vur;
Son düşman, son gölge kalana kadar,
Olanca kininle, şiddetinle vur.
Vur, senin darbende çıkacak ateş
İntikam isteyen bir milletindir;
Alnında doğacak kırmızı güneş
Bu, senin ilahi hürriyetindir.

BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü...
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım. 

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da bana da yer ver!
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar;
Yurda ay yıldızının ışığı yeter. 

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık. 

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı…
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin altında öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, herşeyim;
Yer yüzünde yer beğen
Nereye dikilmek istersen
Söyle, seni oraya dikeyim! 

Dayan Çeçenya Kurtulacaksın

ÇEÇENYA MARŞI
Gece kurt yavrularken, geldik dunyaya 
Sabah kukrerken aslan, ismimiz kondu 
LA iLAHE iLLALLAH 
Kartal yuvalarinda emzirdi analarimiz 
Eyer ustunde savasi ogretti babalarimiz 
LA iLAHE iLLALLAH
Hak için Vatan için yetiştirdi analarimiz 
Onlar tehlikede oldugunda yiğit kesildik 
LA iLAHE iLLALLAH
Daglarin şahinleri gibi özgürce yetiştik 
Gururla çıktık zorluklardan, bozgunlardan 
LA iLAHE iLLALLAH
Tuncdan dağlar kursun gibi erise de 
Onursuz çıkmayız hayattan ve savaştan 
LA iLAHE iLLALLAH
Ey kara toprak her zerren çatlasa da soğuktan 
Sana şerefsiz bir şekilde dönmeyeceğiz 
LA iLAHE iLLALLAH 
Hiç bir zaman hiç kimseye pes etmedik biz 
Ya özgürlük, ya olumdur seçeneğimiz 
LA iLAHE iLLALLAH
Yaralarımızı ağıtlarla sararken bacılarımız 
Maharetle canlanır değerli gözlerimiz 
LA iLAHE iLLALLAH 
Açlık kıvrandırsa da kok yeriz 
Susuzluk bezdirse de tasların suyunu içeriz 
LA iLAHE iLLALLAH
Gece kurt yavrularken, geldik dunyaya 
Halka, Vatana ve ALLAH'a sadığız biz 
LA iLAHE iLLALLAH


FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleyman dır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!


SAKARYA
insan bu su misali kivrim kivrim akar ya
Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
Su iner yokuslardan hep basamak basamak
Benimse alin yazim yokuslarda susamak
Her sey akar; su, tarih, yildiz, insan ve fikir
Oluklar çift, birinden nur akar birinden kir
Akista demetlenmis büyük küçük kainat
Su çikan buluta bak bu inen suya inat
Fakat Sakarya baska yokus mu çokuyor ne
Kursundan bir yük binmis köpükten gövdesine
Çatliyor yirtiniyor yokusu sökmek için
Hey Sakarya kim demis suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur
Sirtina Sakarya'nin Türk Tarihi vurulur
Eyvah eyvah Sakaryam sana mi düstü bu yük
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!.. 
Ne agir imtihandir basindaki Sakarya... 
Binbir basli kartali nasil tasir kanarya?... 
insandir saniyordum mukaddes yüke hama
Hamal ki sonunda ne rütbe var nede mal
Yalniz aci bir lokma zehirle pismis astan
Ve ayrilik, anadan, vatandan, arkadastan
Simdi dövün Sakarya dövünmek vakti bu an
Kehkesanlara kaçmis eski günleri an
Hani Yunus Emre ki, kiyinda geziniyordu
Hani ardinda çil çil kubbeler serpen ordu
Nerede kardeslerin cömert nil, yesil tuna
Giden sanlı akinci ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzinda hala çarpar mi tekbir?
Bulur mu deli rüzgar o sedayi Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya kandillere katan döktü geceler...
Vicdan azabina es, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin öz vataninda parya!
insan üç bes damla kan, irmak üç bes damla su;
Bir hayata çattik ki, hayata kurmus pusu
Geldi ölümlü yalan gitti ölümsüz gerçek;
Siz hayat süren lesler, sizi kim diriltecek?
Kafdagini assalar belki çeker de bir kil
Bu ifritten sualin kilini çekmez akil
Sakarya saf çocugu masum anadolunun
Divanesi ikimiz kaldik Allah yolunun
Sen ve ben gözyasiyla islanmis hamurdaniz
Rengimize baksinlar, kandan ve çamurdaniz!
Akrebin kiskacinda yogurmuş bizi kader;
Aldirma böyle gelmis, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz
Sen kivril ben gideyim, son peygamber kilavuz

YOL ONUN VARLIK ONUN GERiSi HEP
ANGARYA,YÜZÜSTÜ ÇOK SÜRÜNDÜN AYAGA
KALK SAKARYA...
 

DOST
Derdimin dermanı dostlar yalanmış
Koyverin yakamı dert yesin beni
Ahde vefa yalan aşklar yalanmış
Koyverin yakamı dert yesin beni
Düşmana gerek yok dost yesin beni
Gurbette ölürsem gömmeyin sakın
Dağlarda taşlarda it yesin beni

Ömrümü yıllara verdim ne oldu
Sevdamı yollara vurdum ne oldu
Gönlümü kullara serdim ne oldu
Koyverin yakamı dert yesin beni
Düşmana gerek yok dost yesin beni
Gurbette ölürsem gömmeyin sakın
Dağlarda taşlarda it yesin beni

Zemheri ayında yandım savruldum
El değmez kor idim söndüm savruldum
Hazanda yaprağa döndüm savruldum
Koyverin yakamı dert yesin beni
Düşmana gerek yok dost yesin beni
Gurbette ölürsem gömmeyin sakın
Dağlarda taşlarda it yesin beni

Aşk'ın ozanları olur mihnetsiz
Ağalar keyifte yaşar zahmetsiz
Şerefsiz kahpeler kalsın Ahmet'siz
Koyverin yakamı dert yesin beni
Düşmana gerek yok dost yesin beni
Gurbette ölürsem gömmeyin sakın
Dağlarda taşlarda it yesin beni

 KURBAN
Dinlesin milletim, duysun sözümü,
Yârana kurbandır bu canım benim.
İmansızlar yaralamış özümü,
Sarana kurbandır bu canım benim.

Ulu Tanrı`m mubarek kıl gazamı,
Sefer ettim vücudumu azamı,
Bu mülk-ü dünyaya İslam nizamı,
Kurana kurbandır bu canım benim.

Aşıklardan çıkar sözün zengini,
Gösterin cihanda Türk`ün dengini,
Ay-Yıldızlı bayrağıma rengini,
Verene kurbandır bu canım benim.

Beşikte gardaşım hep yetim kalsa,
Süt emdiğim anam saçını yolsa,
Türk-İslâm düşmanı babam da olsa,
Vurana kurbandır bu canım benim.

Ozan Arif der ki; bütün sussalar,
Sende sus diyerek boynum kesseler,
Şeriatçı diye ipe assalar,
Kur`an`a kurbandır bu canım benim.

ÜLKÜCÜYE KASİDE

Sen;
Allahsız'ın nefret,
Namussuz'un dehşet,
Yüreksiz'in heybet,
Basıboş'un mihnet,
Devrimbaz'ın zulmet,
Eyyamcı'nın şirret,
İnmeli'nin sıklet,
Anarşist'in devlet,
Komunist'in illet

sandığı ve tanıdığı sen, bütün
bu menfilerin topyekun ve müşterek
düşmanı olduguna göre, acaba nasıl
bir "Müsbet" belirtmekte veya belirtme
yolunda ilerlemeye davetli bulunmaktasın?...

Bunca hıyanet tipinin bir arada düşmanı
olabilmen riyazi bir katiyetle ispat eder ki,
sen sanıldıgın ve tanındıgın gibi olmak,
böyle bir sanılma ve tanınmanın
kıymetini gerçekleştirmek borcundasın!

Sanıldıgın ve tanındıgın gibi ol!
Allah seni dusmanlarınca sanıldıgın ve
tanındıgın üzere yetiştirsin!...

"Allahsızın, vatansızın, namussuzun,
yüreksizin,başıboşun, devrimbazın,
inmelinin,anarşistin,komunistin gözünde
ben buyum!" demekten üstün bir
hüviyet ve hak tespitin olamaz!

Tez'ini kötülerin (antitez)'inden devşirmek
nasibi ne büyük talih!...

Allah'a hamdet!...
 

YETER

Yeter be üstüme çok gitmesinler!
Ülkücülük haddi aşmak değildir.
Bana Ülkücülük öğretmesinler,
Ülkücülük yoldan şaşmak değildir.

Ülkücü kavrulur her nefesinde,
Ocak ateşinde, ocak isinde!
Sistemin düdüklü tenceresinde,
Kelle-paça gibi pişmek değildir.

Merkezmiş-herkezmiş bilmem ne derken,
Erken unuttular Türkeş'i erken,
Ülkücülük, ülkü elden giderken,
Hoplayıp, zıplayıp çoşmak değildir.

Seneden seneye mezar ıslayıp,
Türkeşçilik yapmak ayıptır ayıp,
Sırf bununla Ülkücülük taslayıp,
Bozkurt'un derdini deşmek değildir.

Köylü bile öküz alsa işine,
Dişine bakıyor önce dişine,
Ülkücülük her hıyarın peşine,
Bir avuç tuz alıp koşmak değildir.

Düşünen ve konuşanı ezerek,
Soru soran Ülkücüyü bozarak,
Cevaptan ziyade ona kızarak,
Köpürmek değildir, taşmak değildir.

Ülkücülük makamları koz yapıp,
Gönülleri ufalayıp toz yapıp,
Elâleme gık yok, bize poz yapıp,
Kabarmak değildir, şişmek değildir.

Sevda gönlünü aldıklarına,
Vefayı öğretir bulduklarına,
Kötü günde muhtaç olduklarına,
İyi günde mezar eşmek değildir.

Ülkücülük böyle utanmazlaşıp,
Sevdayı unutup hatta yozlaşıp,
Geçmişine sövenlerle uzlaşıp,
Arif'in ardına düşmek değildir


 

Bu şiir,2.Dünya Savaşı’nda sürgün edilen,savaş zamanında Paris’te kalıp çok fakir bir hayat süren ve cesedi Sen nehri kıyısında bulunan bir Kırım Türkünün üzerinden çıkmıştır

“Bu kent her şeyiyle bana yabancı 
Caddeler, binalar, bütün insanlar... 
Öyle hasretim ki ezan sesine 
Ararım çevremde minare, cami 
Lakin takılırım çan kulesine 
Her semtin muhteşem kilisesine 
Yad el elemleri sarar içimi 
Uzaklarda yurdum! Burdan çok uzak 
Her mevsimi güneşli, masmavi göklü 
Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü 
Ozanlı, garipli, kervansaraylı 
Hele insanları: Alpli, Giraylı 
Yok haber onlardan, baba evinden 
Bu yüzdendir halim, kopuk bir yaprak 
Herşey benden çok uzakta! Çok uzak 
Gözlerim daima engine dalar 
İsterim ki her an, ana yurdumda 
Dağları dumanlı yaşlı Kırım’da 
Duvarında mavzer ve Kur’an olan 
Ata ocağında, bizim konakta 
Bir bakır sinili sofra başında 
İftar beklenilsin, dua edilsin 
Ve sessiz sedasız yemek yenilsin 
Sonra şadırvanda abdest alınıp 
Hep birlikte teravihe gidilsin 
Uyansam her sabah ezan sesiyle 
Görsem Ayşeciği su testisiyle 
Ninemi yaşmaklı, namaz kılarken 
Dinlesem dedemi, Kur’an okurken 
Başımı huşuyla yastığa koysam 
Sonra toparlanıp yola koyulsam 
Yahut günün şavkı vururken camdan 
Heybetli sesiyle çağırsa babam 
Anam da, kalk yavrum, aslanım dese 
Tutup elleriyle omuzlarımdan 
O müşvik haliyle sarılsa, öpse 
Semaver kaynarken ocak başında 
Dünya Türklüğünden, Türk tarihinden 
Bozkurt’tan, Turan’dan söz etse dedem 
Sonra Türklük için etse de niyaz 
Gözlerinden akan yaşını görsem 
Evet! Yurdum burdan çok uzak,
Bir ferahlık yahut bir şevk umarak 
Düşerim yollara akşam üstleri 
Hep böyle çaresiz, yollardan beri 
Her zamanki gibi yorgun ve bitkin 
Artırıp yükünü hasta kalbimin 
Her an heyecanı gözlerimde yaş 
Görmek ümidiyle bir Türk, bir dildaş 
Dolaşırım Paris caddelerini 
Yorgun akan Sen’i, köprülerini 
Bir Karakış vakti, Sen kıyısında 
Kafamın içinde Türklük ülküsü 
Ruhumu kavuran yurt hasretiyle 
Böyle göçeceğim ebediyete 
Donmuş cesedimi bulup çöpçüler
Defnedilmek üzere götürecekler
Kimim ben, neyim, ne bilecekler...!

BU HESAP SORULACAK
Yiğit olanın lokması cana azıktır beyler  
Kimse bana söylemesin buna yazıktır beyler
Soyu soysuz olanın sütü bozuktur beyler
Bunların soyu bozulmuş Türk'e düşman göbekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!
Kan istediniz canlardan bitmedi inadınız
Oğuz size yar olmadı budüz idi adınız
Senelerdir bu vatanın ekmeğini yediniz
Suyunuzu keseceğiz dağlardaki gölekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!
İhanete yar mı olur, yüce dağların karı
Üstünüze zalim geldi bu senenin baharı
Deli poyraz gibi vurdu öksüzlerin kaharı
Eleneceksiniz beyler ince ince elekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!
Dağlar, taşlar bu ovalar bilin ki Türk'ün yurdu
Aslımız insan neslidir Türk'e semboldür Kurd'u
Soyu ermeni olanlar nerden bilecek Kürd'ü
İhaneti seyreyleyin perdedeki delikten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!
Feryat eylemez mi sandın yavrusuna bir ana
Sizler doymak bilmediniz akıttığınız kana
İnsan olan cana kıymaz, nasıl kıydınız cana?
Anası nenni söylerken kan damlıyor belekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!
Alperenler şehadeti seslenirken çağrına
İbrahim'in dedikleri nişan oldu bağrına
Mehmetçik'ler şehit düştü bu vatanın uğruna
Vatan mı istediniz lan beşikteki bebekten?
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!
Hainlerin yaptıkları yanlarına kalır mı?
İhanetin affı olmaz sizi millet salar mı?
Vatan şehitler toprağı seni toprak alır mı?
Boynuna urgan dolayın sağlam olsun ipekten!
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!
Başı bozuk yaylalarda bol keseden savurdun
Ne dinin var, ne imanın sen ne biçim gavurdun?
Hem korkaksın, hem zavallı zoru gördün kıvırdın!
Urgan bile dava eder boynundaki ilmekten!
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!  
Şehit anaların gözündeki yaş bitsin
Vatanımın üstünden kara bulutlar gitsin  
Asın gardaş bu iti, şehitler rahat etsin!
Bu Sefai deli oldu, senelerdir demekten!
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

       İSTİKLAL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; 
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. 
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak; 
O benimdir, o benim milletimindir ancak. 
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! 
Kahraman ırkıma bir gül! Bu ne şiddet bu celal? 
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal, 
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal! 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. 
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım; 
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım; 
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. 

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, 
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. 
Ulusum, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar. 
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? 

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın! 
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. 
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın; 
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. 

Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı! 
Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı. 
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı; 
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? 
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! 
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, 
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. 

Ruhumun senden, İlahi şudur ancak emeli; 
Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli! 
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, 
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli 

O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım; 
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım, 
Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden naşım; 
O zaman yükselerek arşa değer belki başım! 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal; 
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal! 
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. 
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; 
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal!


KAFKASYA MARSI 
Kafkasya dağlarında çiçekler açar 
Altın güneş orda, sırmalar saçar. 
Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar 
Kader böyle imiş ey garip ana 
Kanım helal olsun güzel vatana. 

Kafkasya dağlarına bomba koydular 
Türk ün sancağını öne koydular 
Sanlı zaferlerle düşmanı boğdular 
Kader böyle imiş ey garip ana 
Kanım helal olsun güzel vatana. 

Kafkasya dağlarında oturdum kaldım 
Şehit olanları deftere yazdım 
Oksuz yavruları ben bağrıma bastım 
Kader böyle imiş ey garip ana 
Kanım helal olsun güzel vatana. 

Türk oğluyum ben ölmek isterim 
Toprak diken olsa yatağım yerim 
Allah'ından utansın dönenler geri 
Kader böyle imiş ey garip ana 
Kanım helal olsun güzel vatana.

ÜLKÜCÜ YEMINI
Allah'a, vatana, millete, bayraga, Kur-an'a ve silaha yemin olsun.
sehitlerim, gazilerim ve Basbug'um emin olsun.
Ülkücü Türk gençligi olarak; fasizme, kominizme, kapitalizme ve her türlü
emperyalizme karsi mücadelemiz son nefes, son nefer, son damla kana kadardir.
Mücadelemiz Milliyetçi Türkiye'ye, Turan'a kadardir. Mücadelemizde hiçbir engel tanimayacagiz.
Basaracagiz, basaracagiz, basaracagiz.
Yilmayacagiz, yikilmayacagiz.

Allah Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!...

BU HALE GELDİK
Çok zevk aldık komşumuzun derdinden,
Haz yapa haz yapa bu hale geldik.
İkimiz bir üçüncünün ardından,
Söz yapa söz yapa bu hale geldik.

Hep gözümüz elin ekmek aşında,
Böylelikle kaldık safın dışında,
Kadın işte, erkek kumar başında,
İz yapa iz yapa bu hale geldik.

Ne kanundan korktuk ne de fermandan,
Kestik, yaktık, tarla yaptık ormandan,
Çok savurduk den çıkmadı harmandan,
Toz yapa toz yapa bu hale geldik.

Adaletin ışığını söndürdük,
Vurguncuyu avantaya kondurkuk,
Uyuşturduk beyinleri dondurduk,
Buz yapa buz yapa bu hale geldik.

Gurbetçinin feryadını duymadık,
Ürüşvetsiz vatanına koymadık,
Gümrüklerde nesi kaldı soymadık,
Kaz yapa kaz yapa bu hale geldik.

Kaş yaparken hep çıkardık gözleri,
Heder oldu aşıkların sözleri,
En basiti öz malımız sazları,
Caz yapa caz yapa bu hale geldik.

Seçim vakti çok sıvadık kolları,
Boş geçirdik aradaki yılları,
Kürsülerde eşşek gitmez yolları,
Düz yapa düz yapa bu hale geldik.

Parçaladık yüce türkün ırkını,
Ayrı dedik garbı ile şarkını,
Üç rey için mezheplerin farkını,
Koz yapa koz yapa bu hale geldik.

Çıkar için girdik binbir kılığa,
Kaypaklıkta pes dedirtdik balığa,
Kaplumbağa ile soluk soluğa,
Hız yapa hız yapa bu hale geldik.

İnatlıkta yarış yaptık keçiyle,
Namussuzu kabul ettik suçuyla,
Kel kız gibi ablamızın saçıyla,
Poz yapa poz yapa bu hale geldik.

Ozan Arif ne söylesin şu anda,
Siz söyleyin şevk kalır mı insanda?
Vatanını sevenleri zindanda,
Köz yapa köz yapa bu hale geldik.
 

 ŞEMDINLİ`DEN TELEFON...
Aloo... Angara mı ?... Gonuşun susman!
Zor benim orıya erişmem begim.
Burası Şemdinli, ben çopur Osman,
Şart oldu sizinen görüşmem begim.

"Neden mi aradım" Hele bah şuna!
Yohsa sesim getmedi mi hoşuna?
Bize silah dagıtmayın boşuna,
Anarşistle filan vuruşman begim.

Bi kere vuruştum aldım payımı.
Hapiste geçürdüm otuz ayımı.
Şimdi tekrar gazıp gendü guyumu,
Zindanda çürüyüp buruşmam begim.

Aloo... Dur gapatma dökem içimi,
Sattım-savdım davarımı, geçimi,
Ürüşvetle zor gurtardım gıçımı,
Üç ay evvel bitdi duruşmam begim.

Silah diye sırtımıza bindiniz,
Şimdi niye dagıtmaya döndünüz?
Ula bizi siz eşşek mi sandınız!
Ben daha o işe girişmem begim.

Hem köylüler ne yapacah silahı,
Bu yolla mı bulacağız felahı?
Hani "Gardaş gavgası`ydı" bu yahu!
Ben öyle lafınan yarışmam begim.

Gardaşı-mardaşı artıh bırahıp,
Bu gavga neymiş anlayın bahıp!
Yerinizde olsam kürsüye çıhıp,
Beşlik simit gibi gırışmam begim.

Gayrı benim küllahıma anlatın,
Enayisi bizmiyiz be milletin?
Cendermesi, polisi var dövletin,
Dövletin işine garışmam begim.

Gedip da Arif`i dinleyin bir de.
Dünkü garışanlar şimdi bah nerde!
"Türkeş Babo" dört senedür içerde,
Küsmüşüm vallahi barışmam begim.


 

ATATÜRK'TEN MEKTUP!!!!!!!
Siz beni halâ anlayamadınız . 
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz. 
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz . 
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık, 
bırakın rahat etsin anılarda şehitler. 
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin? 
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil. 

Bana, muştular getirin bir daha, 
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ? 
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil, 
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil. 

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda, 
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz . 
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın ! 
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların.. 
Mustafa Kemâl'i anlamak göz boyamak değil, 
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.. 

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ; 
laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil. 
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar.. 
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar... 
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil, 
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil. 

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken. 
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil. 

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla. 
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla. 
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister, 
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...

MALAZGİRT 
Aylardan Ağustos, günlerden Cuma,
Gün dogmadan evvel iklim-i Ruma
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir sevk ile gürledi gökler 
Ya Allah Bismillah Allahu ekber

Türk, ulu Tanrı'nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans'ın Türk' e secdesi
Bu ses insanlığa Hakk'ın müjdesi
Bu sesle birleşir bütün yürekler
Ya Allah Bismillah Allahu ekber

Yiğitler kan döker, Bayrak solmaya 
Anadolum baslar vatan olmaya
Kızılelma ya hey! Kızılelma ya 
En güzel marsını vurmada Mehter 
Ya Allah Bismillah Allahu ekber

Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu
Ardında Oğuz'un ellibin tuğu
Andırır Altay'dan kopan bir çığı
Budur Peygamberin övdüğü Türkler
Ya Allah Bismillah Allahu ekber


NASİHAT
EY OĞUL! iNSANLAR VARDIR, ŞAFAK VAKTİNDE
DOĞAR, GÜN BATARKEN ÖLÜRLER!UNUTMA Kİ
DÜNYA SANDIĞIN KADAR BÜYÜK DEĞİLDİR! İKİ 
PARALIK GÜNEŞE ALDANIP SONRADA KARDA, 
AYAZDA KAVRULUP GİTME! GÜÇLÜSÜN,
AKILLISIN, SÖZ SAHİBİSİN! AMA; BUNLARI NEREDE 
NASIL KULLANACAĞINI BİLMEZSEN, SABAH RÜZGARINDA 
SAVRULUR GİDERSİN ÖFKEN VE BENLİĞİN BİR OLUP 
AKLINI YENER DAİMA SABIRLI, SEBATLI VE İRADENE 
SAHİP OLASIN AZMİNDEN DÖNME ÇIKTIĞIN YOLU 
TAŞIYACAĞIN GÜCÜ İYİ BİL! HER İŞİN GEREĞİNİ 
VAKTİNDE YAP! AÇIK SÖZLÜ OL! HER SÖZÜ ÜSTÜNE 
ALMA! GÖRDÜN SÖYLEME, BİLDİN BİLME!
SÖZÜNÜ UNUTMA; SÖZÜ SÖZ OLSUN DİYE SÖYLEME! 
ANANI, ATANI SAY, BEREKET BÜYÜKLERLE BERABERDİR! 
SEVİLDİĞİN YERE SIK GİDİP GELME, MUHABBETİN 
KALKAR, İTİBARIN OLMAZ... ÜÇ KİŞİYE ACI: CAHİLLER 
ARASINDA ALİME, ZENGİNKEN FAKİR DÜSENE, HATIRLI 
iKEN İTİBARINI KAYBEDENE!
UNUTMA Ki, YÜKSEKTE YER TUTANLAR, AŞAĞIDAKİLER
KADAR EMNİYETTE DEĞİLDİR! ULULANMA, DÜŞMANINI 
HOR GÖRME! DÜŞMANINI ÇOĞALTMA, DÜŞMANLIĞIN BAŞINI 
DA SONUNU DA SEN BELİRLE! HAKLI OLDUGUNDA KAVGADAN 
KORKMA BİLESİN Kİ, ATIN İYİSİNE DORU, YİĞİDİN İYİSİNE DELİ 
DERLER!

OĞUL
Vatan oğul, Bayrak oğul, Devlet oğul, Can oğul
Sevmek nedir? Bunu bilen asıklara Bismillah
Bu oğullar Sümeyye can analardan doğdular
Rabiyessir dileklerden beşiklere Bismillah
Ad verirken ilk Ezandan ilk duyduğum kelamda
Göz ve Gönül aydınlatan ışıklara Bismillah
Emeklerken diz vurduğum iz vurduğum her yerde 
Ayaklanıp atladığın eşiklere Bismillah
Ak höllükler eleyipte belediğim can oğul
Ninnilere destanlara koşuklara Bismillah
Düşte gördüm kanlı basın Peygamberin dizinde
Ocakla eşiklere beşiklere Bismillah
Kara Mürsel kara üzüm gözlü Mürsel soy oğul
Gündüz bey Çanamlı yiğit Beydaginca bey oğul
Gazi Battal ülkesinin kara yiğit balası
Devlet oğul mürvet oğul fidan oğul toy oğul
Anam dedin babam dedin atam dedin bayrağa 
Hem al bayrak oldun iste hem bayrakta al oğul
Bağrındaki kurşunlarla çık Peygamber katına
Ol mübarek avucun içre birer birer say oğul
Bet yüzler kem gözler hor bakarmış vatana
Biz tükenip yok olmadan olmaz öyle şey oğul
Denilmiştir can sağ iken yurt vermeyiz düşmana
Hem kanımdan, hem canımdan, hem sütümden 
Bu Sendeki huy Oğul 


ŞEHİDE AĞIT
Bir leyle-i kadir'de düsen Din için yere. 
Su matemli kalbimden o ülkücü şehide. 
Saldırtmadın sağ iken mübarek mabedine...
Uzanan el kırılır bu Kutsal Din'e.
Yemin ettik ülküdaş yolumuz yolun olsun.
imansız alçaklardan zafer kimin haddine.
Bakma gözlerime gözden değildir o yas.
Neden ağlayayım ölmedin ki Ülküdaş.
Övmeyeceğim seni çünkü övgü az sana.
Sen Bayrağım gibi bulandın al kana.
Düğün gecesi demiş bu ölüme mevlana.
Omuzlarda gitse de Al bayraktaki naaş.
Sana öldün diyemem ölmedin ki Ülküdaş.
Seninle din yolunda olmuştuk biz yoldaş.
Sen bizi geçtin ama yetişiriz Ülküdaş.
Ne tez geldi yiğidim genç yasta sana hazan.
Şehide su ısıttı ak yaslı kara kazan.
Senin başucunda tas bizim gözümüzde yas.
Sen borcunu ödedin sıra bizde Ülküdaş.
Simdi senin dinini, bu emin eller bekler 
Atom atsalar bile, Yaradan’ı kim terkler?.. 
Ama ne var ki böyle, ürüyecek köpekler 
Sen şehit oldun onlar geberecekler.


TURAN DUASI 
Seni, acundan yüce tek "var" saymışım Allah'ım
Göğe değen basımı, yere eğmişim Allah'ım
Ve gönlümde yanına çiçek koymuşum Allah'ım
Bu sevgiyi sen verdin, bu da benim nazımdır
Korkak kullarca değil, erkekçe niyazımdır
Ey Allah'ım, yüce Allah'ım
Kat, gücü güce Allah'ım
Bölük bölük bölündük
Sonumuz nice Allah'ım
Sensin derdi yaratan, derman olan yine sen
Sensin Türk'ü yaratan, ayrı kılan yine sen
Yüce dağlar birleşir, eğer ki sen "ol" desen
Dilersen kes hakkimi ekmeğimden, suyumdan
Bu birlik, varlık demek esirgeme soyumdan
Kapına durdum Allah'ım
Yere diz vurdum Allah'ım
Çek su rezil perdeyi
Bir olsun yurdum Allah'ım
Allah'ım, şerefim için, namusum, dinim için
Şerefsize bilenen şerefli kinim için
"Ben" dedim ya, an dolsun, sanma ki benim için
Ahlaksız çarklar için, saklanmaz farklar için
Su çakal insancıklar, su Bozkurt Türkler için
Açtım elimi Allah'ım 
Çözdüm dilimi Allah'ım
Kabul et bu duamı
Arz-i halimi Allah'ım
Bir gece, ağlar gibi kurtlar uludu dağdan
Gözlerime kan değdi, dokuz yaralı tuğdan
Bir türkü, bir de ağıt kopardım eski çağdan
Türküm umudum olsun, ağıdım yaram olsun
Türküsüz ve ağıtsız gün bana haram olsun
Bu acı beter Allah'ım
Sanmam ki biter Allah'ım
Belki benden artar da
Neslime yeter Allah'ım
Bizi zulme bileyen bu kutlu güç senindir
Hakli ve yiğit kılan şerefli taç senindir
Türk olmaksa suçumuz, bu soylu suç senindir
Sanma ki bu sorgudur, sen Allah'sın, ben kulum
Sen sabırda zenginsin, bense iste yoksulum
Dört yanım soru, Allah'ım
Hepsi en zoru Allah'ım
Soruların zorundan
Soyumu koru Allah'ım
Sen Allah değilmisin? adını yargılatma
Sana Allah deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kani bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik basını yere eğemesinler
Gökçek Allah'ım, gök Allah'ım
Sevgisi büyük Allah'ım
İti kurda baş kılma
Bu ne ağır yük Allah'ım
simdi beni ezenler, demek soyumu bilmez
Bozgunun ardındaki mutlak toyumu bilmez
Demek beni bilir de, deli huyumu bilmez
Çin'de kırkbir çeriyle ihtilal yapan kimdi?
Peki o uslanmaz kan hangi bedende simdi
şükür ki bende, Allah'ım
"Niçin"i, sende Allah'ım
Bugünü de kutlu kil
Gözlerim dünde Allah'ım
Türkiye benim yurdum, canim kurban bu yurda
Fakat bir dağ az gelir mayası hür bozkurda
Kiralım su zinciri artık ferman buyur da
Sınırları bozalım, yeni bastan çizelim
Kendi toprağımızda hesapsızca gezelim
Bir ferman buyur Allah'ım
Dünyaya duyur Allah'ım
Türk'ü Türk'e kavuştur
Var beni ayır Allah'ım
Çünkü o gün her ölen
Sadece uyur Allah'ım


 DUA
Yerleri gökleri yaradan Allah,
Mal verme, mülk verme, han verme bana.
Dünyanın malına etmem eyvallah,
Ne şöhret, ne rütbe, şan verme bana.

İman ver ki, nefsi vurup yıkmalı,
Bir yürek ver, kafesinden çıkmalı,
Ülkü diye alev alev akmalı,
Damarında donmuş kan verme bana.

Arif`in dileği geç veya erken,
Söz verdim Onlara nöbet alırken,
Ülkücü gardaşım şehit olurken,
Yorganda çıkacak can verme bana.


YAZIK OLUR VATANA
Meydan sizin... Onun bunun sözünü,
Duyarsanız yazık olur vatana.
Kuru lafla memleketin gözünü,
Boyarsanız yazık olur vatana.

Eğilin milletten yükselen sese,
Mavi boncuk dağıtmayın herkese,
Hoşgörü bezinden takım elbise,
Giyerseniz yazık olur vatana.

Bilinmeli Mataracı sürüsü,
Ötmemeli Yahya`ların borusu,
Aç beklerken memleketin yarısı,
Doyarsanız yazık olur vatana.

Atatürk maskesi, hayran firenge,
Bak! şimdi girdi Kemalist renge,
Her devrin köpeği şu pezevenge,
Uyarsanız yazık olur vatana.

Hatırını gütmen bilmem ne beyin,
Herkesin suçunu yüzüne deyin,
Şimal rüzgârına, dikkat eyleyin,
Buyarsanız yazık olur vatana.

Düşman olup "milli birlik" çağrıma,
Komünistler yara açtı böğrüme,
Siz de süngünüzü benim bağrıma,
Dayarsanız yazık olur vatana.

Beşik yapıp kollarımı dizimi,
Ben büyüttüm "Ordu" adlı kuzumu.
Ben büyüttüm diye benim gözümü,
Oyarsanız yazık olur vatana.

Dört bin şehit verdik yurda hediye,
Düşünün bir defa acaba niye?
Komünistle beni aynı kefeye,
Koyarsanız yazık olur vatana.

Arif hazır size destan yazmaya,
Söz verdiniz ihaneti bozmaya,
Söz verdiniz komünizmi ezmeye,
Cayarsanız yazık olur vatana.


 

Yer almasını istediğiniz şiir ve marşlarınızı gönderebilirsiniz.

Anasayfa